Üç yıllık göreceli sakinliğin ardından, Yunan yetkililer ve diplomatlar 2026’da Türkiye ile ilişkilerde yeniden bir karışıklık yaşanması ihtimaline karşı hazırlık yapıyorlar.
Türk savaş uçaklarının Şubat 2023’ten bu yana ilk kez Yunanistan’ın ulusal hava sahasını ihlal etmesi, denizlerdeki gerginliğin arttığının işaretlerini gösterdi.
Geçtiğimiz yıllarda Türkiye, Ege ve Akdeniz denizlerindeki haklarının korunmasına ilişkin saldırgan söyleminden asla vazgeçmedi ve müdahalenin gerekçesi, Yunanistan’ın su sınırları (6 deniz mili) ve hava sahası (10 deniz mili) arasındaki farklılığın özelliğini vurgulayan uzun süredir devam eden bir pozisyondur. Ancak bu gerçeği aktif olarak reddetmek, geçmiş uygulamalara geri dönmektir.
Atina ayrıca Ocak ayında Türk balıkçı gemilerinin kendi karasularına girmesine karşı da hazırlık yapıyor.
Yetkililer, Türkiye’nin, Yunanistan ile farklı çıkarlara sahip olduğu Libya ve Suriye gibi cephelerde daha aktif olma ihtiyacı hissettiğini söylüyor. Daha da önemlisi, Türkiye ile İsrail ilişkileri en düşük seviyede olup, iki ülke de sadece Doğu Akdeniz’de değil, daha geniş bir alanda da İsrail’i ana rakip olarak görüyor. Ayrıca, Yunanistan ve Kıbrıs’ın İsrail ile, özellikle silah sistemleri ve ortak askeri tatbikatlar konusunda giderek daha yakın işbirliği yapması Türkiye’yi oldukça rahatsız etti.
Suriye, İsrail ve Türkiye arasındaki rekabetin ana arenası olsa da, Ankara aynı zamanda Gazze’ye de nüfuzunu genişletmek istiyor ve Hamas’a verdiği destek İsrail için büyük bir kırmızı çizgi oluşturuyor. Geçtiğimiz hafta Netanyahu hükümeti, bir zamanlar Somali’nin bir parçası olan ancak 1991’den beri fiilen bağımsız olan Somaliland’ı tanıyarak rekabeti daha da kızıştırdı.
Ankara, son yıllarda Somali’yi bir “müşteri” haline getirdi; orada askeri ve deniz üsleri kurdu, balistik füze merkezi ve hatta belki de bir uzay test merkezi geliştiriyor; ayrıca Türkiye’nin devlet petrol şirketi de Somali’de enerji arama lisansları aldı.
Netanyahu’nun bu hamlesi, Suudi Arabistan ile ilişkilerin daha da kötüleşmesi riskini de beraberinde getiriyor. Ayrılıkçı bir devletin tanınması, Yunanistan’ın uluslararası sınırların dokunulmazlığına ilişkin uzun süredir devam eden tutumu ve özellikle de Türkiye’nin işgal ettiği Kıbrıs’ın kuzey kısmı gibi ayrılıkçı devletlere karşı duruşuyla da çelişiyor.





